Mezopotamya’da Su Krizine Karşı Bilim Temelli Umut: Sürdürülebilir Yönetimle Geleceği Korumak
Tarihte bereketin sembolü olan Mezopotamya, bugün su krizinin eşiğinde. Fırat ve Dicle nehirleri ile şekillenen bu verimli coğrafya, iklim değişikliği, nüfus artışı ve tarımda aşırı su kullanımı nedeniyle büyük bir tehditle karşı karşıya.
Türkiye’nin güneydoğusunu da kapsayan Mezopotamya havzası, sadece yerel halk için değil; tarımsal üretim, enerji üretimi ve içme suyu açısından stratejik bir öneme sahip. Ancak özellikle son yıllarda düşen yağış miktarı, sıcaklıkların artışı ve su kaynaklarının plansız kullanımı, bu bölgedeki kaynakların hızla tükenmesine yol açıyor.
Tarımda geleneksel sulama yöntemleri, bölgede su israfının en büyük nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor. Uzmanlara göre, açık kanal sulama yerine damla ve yağmurlama gibi modern tekniklerin yaygınlaştırılması hayati önem taşıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de su kaynaklarının %74’ü tarımda, %15’i sanayide ve %11’i içme-kullanma amaçlı tüketiliyor. Bu oranlar, tarımda yapılacak küçük değişikliklerin bile büyük bir tasarruf sağlayabileceğini ortaya koyuyor.
Ortadoğu’da artan su talebi, Türkiye'nin sınır ötesi su diplomasisini de giderek daha önemli bir hale getiriyor. Irak ve Suriye’nin de su kaynaklarına erişim talepleri, Fırat-Dicle havzasını uluslararası bir kriz potansiyeline dönüştürüyor.
Su Politikaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’ya göre, “Türkiye’nin hem iç hem de dış su yönetimi stratejisini yeniden kurgulaması gerekiyor. Bu sadece çevresel bir mesele değil, aynı zamanda milli güvenlik meselesidir.”
Etkili su yönetimi için önerilen çözümler arasında şunlar öne çıkıyor:
Entegre havza yönetimi modeli
Tarımda modern sulama sistemlerine geçiş
Kayıp-kaçak su oranlarının azaltılması
Yeraltı su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı
Sınır ötesi iş birliğine dayalı su diplomasisi
Türkiye, Mezopotamya havzasındaki su krizini önlemek için bugünden adım atarsa, kadim topraklarda bereketi yaşatmaya devam edebilir ve gelecek nesillere temiz bir miras bırakabilir. Bilim temelli politikalar ve entegre planlama ile bölge yeniden suyla nefes alabilir.