İnsanlığın Beşiği Tarihi ve Kültürel Mirasıyla Mardin
Mardin, taşlarla işlenmiş tarihî dokusu, çok kültürlü yapısı ve zamana direnen mimarisiyle Anadolu’nun en eski şehirlerinden biri. Mezopotamya’nın kuzeyinde yer alan bu büyüleyici şehir, binlerce yıl boyunca farklı medeniyetlerin izlerini taşıdı ve bugün de birçok inanç ve etnik grubun bir arada yaşadığı bir kültür mozaiği olmaya devam ediyor.
Mardin’in kökenlerine dair farklı rivayetler bulunuyor. Süryani kaynaklarına göre şehrin adı, çevresinde bulunan kalelerden ötürü "merdin" yani "kaleler" kelimesinden türemiş olabilir. Bir başka rivayete göre, Bizans İmparatoru Heraklius’un bir komutanı, Persli bir keşişi öldürdükten sonra buraya "Matedin" (Din öldü) adını vermiştir. Farklı bir anlatıya göre ise Pers Kralı'nın hasta oğlu Mardin, buradaki temiz hava sayesinde iyileşmiş ve şehre onun adı verilmiştir.
Mardin, tarihin birçok döneminde önemli bir ticaret ve inanç merkezi oldu. İlk çağlarda Asurlular, Araplar, Persler ve Bizanslılar tarafından yönetilen şehir, 12. yüzyılda Artukluların egemenliğine girdi. Bu dönem, Mardin’in mimari anlamda en parlak devrini yaşadığı dönemlerden biri oldu. Artuklular, camiler, medreseler ve hanlar inşa ederek şehri ilim ve sanat merkezi haline getirdi.
15.yüzyılda Akkoyunlular ve Karakoyunlular tarafından yönetilen Mardin, 1517 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı döneminde de ticaret yolları üzerinde bulunan bu kadim şehir, büyük bir kültürel ve ekonomik hareketliliğe sahipti. Birinci Dünya Savaşı sırasında işgale uğramayan Mardin, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Türkiye’nin sınır şehirlerinden biri haline geldi.
Bugün Mardin; dar sokakları, abbaraları, taş konakları ve zamana meydan okuyan medreseleriyle ziyaretçilerini geçmişe yolculuğa çıkarıyor. Süryani manastırlarından Artuklu eserlerine, Osmanlı dönemine ait hanlardan geleneksel taş evlere kadar Mardin, adeta bir açık hava müzesi gibi.
Farklı inançları ve dilleri bir arada yaşatan bu şehirde, Arapça, Türkçe, Kürtçe ve Süryanice yankılanıyor. Geleneksel mutfağı, üzüm bağları ve zanaatkârların el emeği göz nuru bakır işçiliğiyle Mardin, ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor.